Merkezi Olmayan Organizasyon (DAO)

DAO, merkeziyetsiz otonom organizasyon anlamına gelen İngilizcesi “Decentralized Autonomous Organization” olan ifadesinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır. Akla ilk önce çok büyük, çok fonksiyonlu yapılar gelebilir fakat bir DAO tek bir alana, konuya odaklı şekilde geliştirilmiş bir oluşum da olabilir.

DAO Nedir?

DAO, adını oluşturan üç kelimenin anlamlarını taşır. Merkeziyetsizdir, tek bir merkez tarafından yönetilmez. Otonomdur, DAO’nun bünyesindeki tüm işlemler önceden programlandığı ve geliştirilmeye devam edilebildiği haliyle otomatik olarak işler. Organizasyondur, belirli bir konu veya amaç için bir arada olan bileşenlere sahiptir.

Şöyle bir şey hayal edin:

Sürücüsü olmayan bir araba etrafta dolanıp yolcu arıyor. Bir yolcuyu indirdikten sonra da ondan elde ettiği geliri yakıt almak için kullanıyor. Başlangıçta programlanması dışında, arabanın bu saydığımız şeyleri yapmak için dışarıdan hiçbir yardıma ihtiyacı yok.

Yukarıda verdiğimiz “düşünce deneyi” eski Bitcoin destekçisi Mike Hearn tarafından ortaya atılmıştır ve onun düşüncesine göre önümüzdeki 30 sene içinde Bitcoin, bir lidere/otoriteye ihtiyaç duymayan organizasyonların ortaya çıkmasını sağlayacaktır.

Hearn’ın tarif ettiği rüya, DAOlardır (merkezsizleştirilmiş özerk organizasyon). Bu organizasyonlar, 2009 yılında Bitcoin’in ortaya çıkışından kısa bir süre sonra, Bitcoin topluluğunun aklında fırıl fırıl dönen bir fikirdir. Buradaki düşünce, eğer Bitcoin bir mali ara bulucuya ihtiyaç duymadan da iş yapabiliyorsa o zaman belki şirketlerin ve diğer organizasyonların da bir gün hiyerarşik bir yönetime ihtiyaç duymadan iş yapabileceğidir. Kısaca DAO, bir şirketin en başta yapacağı şeyi yani belli başlı kuralları bir şablona oturtmayı hedefliyor. Bu şablon, belli bir amaç için bir miktar fon ayırmak veya bir kuralın değiştirilme işlemini belirlemek olabilir. Bu yönden, DAO ile normal bir şirketin çalışma şekli benzerdir. Ama büyük bir farklılık vardır: Normal şirketler dijital olarak yönetilmez. 

 

The DAO

Yukarıda anlattığımız gibi bir organizasyon kurmak için yapılmış denemelerinin en bilinenine “The DAO” denir. 2016’da yayınlanan proje birkaç ay içinde başarısızlıkla sonuçlanmasına rağmen, bu teknolojinin neler doğurabileceğine dair fikirler edinmemizi sağladı. Plan, katılımcıların DAO token’ı alması ve hangi projeye fon sağlanacağına dair bir oy kullanmasıydı. Hangi projelere yatırım yapılacağı konusunda “toplumun aklına” güvendi. The DAO’nun günümüz organizasyonlarının yönetiminde geliştirmek istediği birkaç şey vardır: İnternete erişimi olan herkes DAO token’ı barındırabilir veya satın alabilir. DAO’nun yaratıcıları, oy çoğunluğu sonucunda herhangi bir kural koyabilir. DAO’ lar da bir yönden buna benzer işliyor. Akıllı kontratlara veya sistemde neler olabileceğine dair önceden programlanmış programlara dayanıyor. Bu akıllı kontratlar çeşitli görevleri uygulamak için programlanabilir: Belli bir tarihten sonra veya oy verenlerin belli bir yüzdesi bir projeye yatırım yapmayı onayladığında fon dağıtabilir. Bazı destekçiler bu sistemin yalnız parayla ilgili değil, herhangi bir karar verilmesi gereken her türlü organizasyonda işe yarayabileceğini söylüyor. İşin temelinde bu sistemi şifreyle garanti altına alınmış bir demokrasi olarak görüyorlar. Pay sahiplerinin yeni kurallar eklemek, kuralları değiştirmek, bir üyeyi topluluktan çıkarmak için oy kullanabildikleri bir demokrasi.

 

Güvenlik

“Durdurulamaz kod”un niye bir güvenlik problemi olarak görülebileceğini anlamak kolaydır. Günümüzde bir DAO’yu veya Ethereum blockchainine koyulduğu anda onu destekleyen akıllı kontratları değiştirmek zordur. Bu bir yandan “iyidir” çünkü böylece kimse kuralları değiştiremez. Ama aynı zamanda çok büyük bir dezavantajdır. Eğer biri yürürlükte olan bir DAO’da bir hata fark ederse, geliştiriciler kodu değiştiremeyebilir. The DAO’nun problemi de buydu. Gözlemciler, saldırganın fonları birer birer kurutmasını izlediler ve bunu durdurmak adına hiçbir şey yapamadılar (Teknik olarak saldırgan, kurallara uyuyordu). Ethereum’un önde gelen yazılımcıları, fonları sahiplerine iade etmek adına işlem geçmişini geriye aldılar ve bu hareket Ethereum topluluğunda fikir ayrılıklarına neden oldu.

Eğer ileride yine böyle bir durumla karşı karşıya kalınırsa ne yapılacağı, hala tartışma konusu.

 

Nasıl ve neden DAO hissedarı olunur

Bir DAO’ya yatırım yapmak, özellikle de Ether veya Bitcoin satın almayı biliyorsanız ve bir cüzdana sahipseniz, oldukça kolay bir işlem. Tek yapmanız gereken bir DAO’nun tokenlerini almak ki bu da bir firmanın hisselerini almak gibi birşeydir.  Fonlama sureci bittiğinde teklif sunabilecek, sunulan teklifleri oylayabilecek. Hatta belki de kara geçeceksiniz. Aldığınız tokken miktarları sahip olacağınız oy gücü orantılı olacaktır.  Ancak, yatırım yapmadan önce paranızı nereye yatırdığı iyi bilin. DAO’lar tamamen şeffaftır ve kodları açık kaynaklıdır, yani bu kodlarda herhangi bir sorun veya hata olmadığından emin olmak için kendiniz bakabilirsiniz.

 

DAO örnekleri

Temel olarak, merkezi olmayan bir yönetim ve bütçe sistemine sahip herhangi otonom organizasyon, DAO olabilir. Bu da hemen hemen her merkezi olmayan kripto para ağını birer DAO yapar, özellikle de resmi çıkıştan önce yapılan kitlesel fon düşünülünce. Aşağıda en çok tanınan başarılı DAO’Iarın kısa bir listesini bulabilirsiniz. 

Dash – Anında ödeme ve özel işlem sunan, açık kaynak, eşler arası bir kripto para.

Digix Global – Eşler arası dijital değerlerin altın standardı Her bir Digix Gold tokeni 1 gramlık LMBA standart altını temsil eder ve Safehouse kasalarında korunur.  

BitShares – Merkezi olmayan bir kripto para kuru; kendini hızlı ve seyyal ticaret platformu olarak pazarlıyor ve kripto para özgürlüğünün yanında doların istikrarını sunuyor.

 

KAYNAKÇA

https://www.bloomberght.com/yorum/dr-aytunc-yildizli/2294223-patronsuz-sirketler-dao

 

Henüz Yorum Yapılmamış
Yorumunuzu Bırakın